ABD’deki Ulusal Ekonomik Araştırmalar Bürosu‘na (National Bureau of Economic Research, NBER) göre, “resesyon, ekonomik aktivitede ekonominin geneline yayılan ve birkaç aydan uzun süren önemli bir düşüştür. Bu düşüş genellikle reel gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH), istihdam, sanayi üretimi ve toptan-perakende satışlar gibi göstergelerde görülür.” İktisatçılar tarafından teknik açıdan en sık kullanılan tanıma göre ise, resesyon, bir ekonominin reel gayrisafi yurtiçi hasılasının arka arkaya iki çeyrek dönemde küçülmesi durumudur. Bu tanımın basit, yaygın ve ölçülebilir olduğu için ve bir ekonominin gidişatı açısından hızlıca bir ön bilgi edinmek ihtiyacı olduğunda tercih edildiği söylenebilir.
Türkiye’de 1998 yılının ikinci çeyreğinden 2024 yılının üçüncü çeyreğine kadarki dönem için, yukarıda belirtilen tanıma göre ve TÜİK’in takvim ve mevsim etkisinden arındırılmış GSYH verileri kullanılarak belirlenen “teknik anlamdaki resesyon dönemleri”ni (gri renkte işaretli olarak) görmektesiniz:
Şekil 1:
Aşağıdaki Şekil 2, Türkiye’de 1998-2002 yıllarındaki önceki çeyreğe göre gerçekleşen reel GSYH artışları ile TCMB’nin “Bileşik Öncü Gösterge Endeksi“ndeki artışları ilişkilendiren “Türkiye Ekonomisi Konjonktür Saati“ni (1998.II – 2002.IV için) göstermekte:
Şekil 2:
Bir çeşit “konjonktür saati” olarak tasarlanan bu grafikteki TCMB’nin “Bileşik Öncü Gösterge Endeksi” (MBÖNCÜ-SÜE), GSYH ile ilişkili olan çeşitli serilerin birleştirilmesiyle oluşturulmuştur. TCMB’nin söz konusu endeksi (BÖGE), “iktisadi faaliyetteki kısa dönemli hareketler ve özellikle dönüş noktaları hakkında bilgi vermeyi amaçlamaktadır”. Ancak, BÖGE, reel GSYH’daki muhtemel artış ve azalışların büyüklüğüne dair bilgi vermemektedir. TCMB‘nin BÖGE’si aşağıdaki şekilde FRED ve OECD‘nin aylık BÖGE’ endeks’leri ile karşılaştırmalı olarak gösterilmiştir:
Konjonktür saatindeki TCMB-BÖGE’nin artışları, (eğer bu endeks gerçekten başarılı bir öncü gösterge endeksi ise) reel GSYH’daki muhtemel yükselmeleri, azalışları ise düşüşleri ima eder. Dolayısıyla, yukarıdaki gibi bir konjonktür saatinde BÖGE’nin “negatif” (yani grafiğin sol yarısındaki iki kadrandan birinde veya “saat 6 ile 12 arasında”) olması, reel GSYH’nin gelecekte azalacağını ima eder. Reel GSYH’nin “negatif” (yani grafiğin alt yarısındaki iki bölgeden birinde veya “saat 3 ile 9 arasında”) olması ise, fiilen gerçekleşen hasıla azalışlarını gösterir. Sonuç olarak, iki eksendeki değişkenler de negatifse, sol alt kadrandayız (yani “saat 6 ile 9 arasındayız”) ve kötü beklentilerle uyumlu biçimde hasıla küçülmesi de fiilen gerçekleşiyor demektir. Buna karşılık, reel GSYH ile BÖGE’deki bir önceki çeyrek döneme göre gerçekleşen artışların bileşimlerini gösteren eğrimiz sağ üst kadranda (yani “saat 12 ile 3 arasında”) bulunduğu sürece, öncü göstergeler olumlu büyüme beklentileri yaratmakta ve gerçekten de reel GSYH artmaktadır. Sol üstteki kadran (saat 9 – 12 arası), öncü göstergeler olumsuz gelişmesine rağmen reel küçülmenin yaşanmadığı bir döneme; sağ alttaki kadran (saat 3 ile 6 arası) ise, BÖGÜ pozitif olduğu halde reel hasılanın azaldığı bir döneme işaret eder.
Türkiye ekonomisi, dün (29.11.2024) TÜİK tarafından açıklanan takvim ve mevsim etkisinden arındırılmış GSYH verilerine göre, 2021 yılı Eylül ayında uygulamaya başlanan hatalı para politikalarının ve ardından Haziran 2023’ten bu yana kullanılan dezenflasyon politikalarının sonucunda ağır ağır resesyona doğru sürüklenerek sonunda 2024 yılı üçüncü çeyreği itibariyle teknik anlamda bir resesyona girdi. Aşağıdaki “Türkiye Ekonomisi Konjonktür Saati, 2021.I – 2024.III” (Bluesky/X) üç yıla yayılan bu sancılı süreci özetliyor.
Şekil 3:
Burada, 2021-2024’te BÖGE’nin sadece “seçimler öncesindeki 2023 ilk çeyreği hariç” sürekli “negatif büyüme sinyalleri” vermiş olması oldukça dikkat çekicidir. 1998-2002’de ise dönemin başında zaten resesyonda olmamıza rağmen, BÖGE reel GSYH açısından son üç yıldaki kadar güçlü veya sürekli azalma sinyali vermemiştir. Başka bir deyişle, 1998-2002 yıllarında sol üst kadrana pek girilmemiş, ancak yine de 2000-2001 yıllarındaki o resesyon şimdikinden çok daha derin olmuştur.
1998-2002 ve 2021-2024 dönemi konjonktür saatlerini (Şekil 2 ve Şekil 3) birbirleriyle karşılaştırdığımızda, 2021.I – 2024.III döneminde giderek yoğunlaşan olumsuz bileşik öncü gösterge gelişmelerinin yarattığı GSYH küçülmesi beklentilerine (yani sol üst kadranda bulunmamıza) rağmen resesyona girişimizin (yani sol alt kadrana inip en az iki çeyrek üst üste negatif büyüme görmemizin) oldukça geciktiğini ve resesyonun daha önceki yıllardakine kıyasla (Şekil 1’e de bakarak) henüz çok derinleşmediğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
2024 yılının sonuna doğru yaklaşırken gözlemlenen bu hafif resesyonun daha da derinleşip derinleşmeyeceğini, önümüzdeki aylarda hep birlikte göreceğiz. Kim bilir, belki de konjonktür saatimizdeki eğrimiz, 2024’in son çeyreğinde ve/veya 2025’in ilk çeyreğinde yeniden 12 – 3 saatleri arasına dönecektir.